Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 2015 yılında Anadolu bursiyeri olarak kazandım. Üniversiteye girdiğim andan itibaren girişimciliğe olan ilgim çok yüksekti.
Koç Üniversitesi, tıp yanında diğer disiplinleri bir arada bulunduran kampüsü ile harika bir fırsattı. Zaman içinde kendime bir iyileştirme vizyonu geliştirdim, toplumu iyileştirmenin farklı kimliklerle yapılabileceğini fark ettim.
Doktorlar klinik iyileştiriciler, girişimciler, STK’lar da iyileştiriciler. Ben de girişimcilik yeteneklerimi, artan tıp bilgim ile birleştirerek sağlık hizmetlerinin gelişmesine global ölçekte iz bırakmak istiyorum. Koç Üniversitesi’nde girişimcilikle ilgili birçok projede yer aldım, liderlik ettim. Bir süre sonra bu ilgimi Koç Üniversitesi’nin dışına taşıdım; Girişimcilik Vakfı’na fellow olarak seçildim. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi ve MIT’nin hazırladığı, dünyada sadece 70 kişinin seçildiği sağlık inovasyonu ve girişimciliği programına Türkiye’den seçilen tek kişi oldum, ülkemi ve fakültemi temsil etmekten gurur duydum. Harvard ve MIT’den önce Stanford d.school, Berkeley Haas Business School, IE Business School’da bulundum ve eğitimlere katıldım. Şu anda, “Fortuna İyileştirici İnovasyonlar” isimli bir şirketim var, sağlık hizmeti sunan kurumların hizmetlerini geliştirerek hastaya ulaşan hizmeti en iyi hale getirmeyi hedefliyor. Sağlığın içinden sağlık için hizmetleri en iyi hale getirecek uzmanların çok değerli olduğuna inanıyorum. Bütün bu süreçlerde Koç Üniversitesi’nde tıp ve diğer bilimlerden beni destekleyen, inanan birçok insan oldu. Üniversitem tıp dışı alanlarda da beni desteklediği için çok mutluyum.
Şevval Karadağ
(Tıp Fakültesi 4. Sınıf Öğrencisi)
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 2015 yılında %100 burslu olarak kazandım. Tıp okuma serüvenim lise yıllarında biyoloji dersine duyduğum ilgiyle başladı. Ama bu fakülteye ilk adım attığım günden beri “Bir Tıp Doktorundan Fazlası” olmak istediğimin farkındaydım. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni tercih etmemde de bu çok etkili olmuştu. Sadece Tıp eğitimi gören bir doktor olmak yerine, birden çok konuda uzmanlaşmış ve topluma hastane dışında da dokunabilen, toplumun sağlık problemlerine uluslararası arenada da çözümler getirebilen bir politika belirleyici doktor olmak istiyordum. Dünyadaki ekonomik, politik ve sosyal gelişmeleri ilgimden ötürü çok yakından takip ediyorum. Koç Üniversitesi’nde de bu ilgi alanım ile mesleki kariyerimi birleştirebileceğim bir platform buldum. Uluslararası ilişkiler bölümü ile çift ana dal programına başlayarak hem bir politika öğrencisi hem de bir doktor olarak kendi akademik kariyerimi sürdürmekteyim. Fakülteye başladığım ilk yıldan itibaren öğrenci kulüplerinin etkinliklerine aktif olarak katılıp etkinliklerin düzenlenmesine katkı sağlamaktan mutluluk duyuyorum. Öğrenci kulüpleri sayesinde üniversitemizde birçok arkadaş edinerek çevremi genişletmemin yanı sıra organize ettiğimiz etkinlikler ile kariyerim için network ağımı geliştirme fırsatı yakaladım. Bir sene Avrupa Tıp Öğrencileri Birliği’nin Koç Üniversitesi Lokal Koordinatörlüğünü yürüttükten sonra Koç Üniversitesi Tıp Öğrencileri Topluluğu’nun Başkanı olarak öğrenci kulüplerindeki etkinliklerime devam ettim. Aynı zamanda Avrupa Tıp Öğrencileri Birliğinin Avrupa’daki Mali Koordinatörlüğü görevini yürütüyorum. Tıp fakültesi benim için temel tıp eğitimimin yanı sıra kendimi diğer alanlarda da geliştirme olanağı bulduğum bir platform niteliği gördü. Mali işlerin yürütülmesi, uluslararası ilişkiler, etkinlik organizasyonları, networking etkinlikleri sayesinde çok farklı alanlardan çok farklı kişilerle tanışma fırsatı yakaladım. Tıp fakültesinde ve tıp eğitiminin özünde insana dokunmak ve insanı iyileştirmek var ve hiç kuşku yok ki bunun için insanlarla iletişim ve ilişki kurabilmenin önemi çok büyük. Bu sebeple Tıp fakültesi bana insanı öğreten ve benim insana bakışımı genişleten bir insanlık okulu oldu.
Atalay Demirel
(Tıp Fakültesi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Çift Anadal 4. Sınıf Öğrencisi)
2012 yılı tercih döneminde bölümler arası karar vermeye çalışırken “Tıp okuyacaksam Koç’ta okurum” demiştim. Bunun nedeni Koç Üniversitesi’nin günümüz dünyasında giderek önemini arttıran hatta bir zorunluluk haline gelen multidisipliner yaklaşımıydı. Tıp gibi köklü geleneklere sahip bir mesleği geleceğe taşımak için gereken de bu tarz bir yaklaşımdı. Koç’taki öğrenim hayatımda farklı akademisyenlerin araştırmalarına katıldım ve inceleme fırsatı buldum. Bunun yanısıra Yaşayan Kütüphane, Eğitim Gönüllüleri ve basketbol takımı gibi sosyal kulüplerde de çalıştım. Yurtdışına gidip hayatımla ilgili farklı seçenekleri yaşayarak değerlendirme fırsatı edindim. İşletme ile çift anadal yaparak doktorların da girişimci, yönetici olarak rol aldığı bir dünyaya kendimi hazırladım. Yoğun, eğlenceli ve unutulmaz 6 senenin sonunda Plastik Cerrahi asistanlığına başladım. Kısacası Koç Üniversitesi sayesinde elime geçen bir doktor olmanın yanında farklı alanlarda kendimi yetiştirme ve vizyonumu genişletme fırsatlarını en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştım.
Mehmet Fatih Çamlı
(Tıp Fakültesi ve İşletme Bölümü Çift Anadal Programı 2018 Mezunu)
Üniversite yılları insanın artık geri dönülemez biçimde kendisine dönüştüğü yıllara denk gelir. Bu dönüşümü burada yaşadığım için minnettarım. Koç Üniversitesi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi beni hem sosyal hem bilimsel hem de insani olarak olabileceğimi düşündüğümden daha iyi bir noktaya getirdi.
Ecem Özyaprak
(Tıp Fakültesi 2017 Mezunu)
Üniversite seçim sürecinde ilk ve son gezdiğim üniversite Koç Üniversitesi idi. Rektörümüz ile konuştuktan, profesyonel ortamı ve kampüsü gördükten sonra ve KOÇ isminin verdiği güvenle ilk tercihim olmasında hiç tereddüt etmedim. Tıp eğitimimin ilk 3 senesi ve belki de hayatımın en güzel 3 senesi özgürlükçü, öğrenci yanlısı ve sadece eğitim alanında değil sosyal olarak da Türkiye’deki en iyi kampüs ortamını sunan ana kampüste geçti. Bu 3 sene içinde geniş bir yelpazeyi kapsayan farklı alanlarda dersler aldık, bizi hayata hazırlayan çok önemli ve memnun edici bir süreçti. Eğitimin yanında kürek takımı, dans takımı, kulüp başkan yardımcılığı, festival koordinatörlüğü gibi sosyal aktivitelerde yer aldım, madalyalar kazandım. Her Cuma günü yapılan tıp seminerlerinde alanında uzman kişiler konuşma yaparken tıp alanındaki bilgim ve genel kültürüm arttı. Akademik programın yanında aynı zamanda laboratuvarda gönüllü çalışmalarda bulunmamın ödülünü 2.sınıfta ilk makalemi yazarak almış oldum. Üniversitemizin maddi ve manevi desteğiyle Amerika’da beyin cerrahisine odaklanmış çok önemli bir deney laboratuvarında 2 ay süreyle araştırma faaliyetlerinde bulunduk. Bu tür imkanları başka bir üniversitede bulamayacağımı düşündüğüm için Koç Üniversitesi’ni tercih etmiştim ve haklı olduğumu uzun süre geçmeden görmüş oldum. 4. sınıfın sonunda Arkansas’ta ve 6. sınıfta Almanya’nın hatta Avrupa’nın en iyi el cerrahisi kliniğinde 1 ay staj yapma imkanı yakaladım. Almanya’daki stajım sonrasında aldığım teklifle aynı yerde devam ederek, 2017 yılının mayıs ayından beri temel cerrahi asistanlığı eğitimini gerçekleştiriyorum. Kliniğimize dünyanın farklı yerlerinden öğrenciler, asistan doktorlar, profesör doktorlar gözlem yapmaya geliyorlar ve ben aldığım dünya standartlarındaki kaliteli eğitim sayesinde hasta muayenelerinde, ameliyatlarda, tedavi planlamalarında ve teşhislerde doğru kararlar verebiliyorum. Fakülte, öğrenci hangi alanda yoğunlaşmak istiyorsa tüm imkanları sağlayıp bu desteği daima kişiye özel olarak birebir veriyor. Tüm bunlar, tercihimin ne kadar doğru olduğunu yeniden kanıtlamış oldu. Er ya da geç Koç Üniversitesi’ne geri dönüp deneyimlerimi yeni öğrencilere aktarmayı çok isterim. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin en güçlü yanlarından biri, az öğrenciyle eğitim yapıp öğrenci-hoca ilişkisinin gönül bağına dönüşmesidir.
Berk Tosun
(Tıp Fakültesi 2016 Mezunu)
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin ilk mezunlarından biriyim, şimdi Yale Üniversitesi’nde post-doc olarak çalışıyorum. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki ilk yıllarımda araştırmanın önemini, araştırma sonuçlarının klinik bilgiye nasıl dönüştürüleceğini ve en önemlisi soru sormayı öğrenmiş olmam; bu pozisyona kabul edilmemi, ardından hızlı şekilde araştırma yapmaya ve makale yazmaya başlamamı sağlayan en önemli etmenlerden bir tanesiydi. 2018 Kasım ayında Yale Üniversitesi’ndeki hocamla birlikte Koç Üniversitesi’ne gelip Orta Doğu’dan gelen araştırmacılara soru sormayı ve belli deneylerin nasıl yapıldığını anlattık. KUTTAM’da ders verdim. Öğrenci olduğum üniversitede ders vermek çok keyifli ve gurur verici. Fakültenin ilk öğrencileri olmak bir risk olsa da, sunduğu hiçbir yerde olmayan olanakları ve akademisyen kadrosunu inceleyince sonucun iyi olacağını biliyordum. Her dersten sonra hocalarımız bizden geribildirim alıp her şeyin nasıl daha iyi olabileceğini araştırıyordu, eğitim sistemi çok dinamik ve verimliydi. Bu gelişmeleri gördükçe, 6.sınıfa geldiğimde keşke yeniden 1.sınıftan başlayabilsem diyordum. Hocalarımızla biz bir aile gibiydik. Hem klinik öncesi hem de klinik eğitimde birebir çalışma imkanımız oldu. Şimdi başka kurumlara gittiğimizde hepimiz öğrenci-hoca ilişkisinin nasıl olabileceğini bildiğimiz için bunun eksikliğini yaşıyoruz. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi 100 yıllık köklü üniversiteler gibi pes etmemiş, yılmamış, yorulmamış ve gelişmeyen bir fakülteye dönüşmeden; şimdiki gibi dinamik olmaya ve değerlerine sahip çıkmaya devam ettiği sürece en iyi tıp fakültesi olmaya devam edecek.
Ecem Esencan
(Tıp Fakültesi 2016 Mezunu)
Hayatımın en büyük dönüm noktalarından biri Koç Üniversitesi’ni tercih etmemle başladı. Verdiği eğitimin yanı sıra, üniversite yıllarını benim için her zaman özlemle anmama sebep olan arkadaşlarımdı. Beraber mezun olduğum sınıf arkadaşlarım, yanındakilerin gelişimlerini kendi gelişimleri kadar önemsediği için her birinin hayatıma kattığı değer ölçülemez düzeyde. Üniversite’nin ilk üç yılını Rumelifeneri Kampüsü’nde geçirmeniz, diğer Tıp fakültelerine göre daha zengin ve renkli bir üniversite hayatı geçirmenizin yanında çok yönlü bir birey olmanızı da sağlıyor. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir tıp öğrencisi, aynı zamanda amatör radyocu, yeni gelen öğrencilerin mentor’u ve laboratuvardaki araştırmacı olabiliyor. Koç Üniversitesi’ni kazanan herkese yeni ufuklar keşfetmelerini öneririm.